Tarih

Cumhuriyet Döneminde İmam Hatip Okullarının Açılması

5/5 - (1 Beğeni)

1
Karşı devrimcilerin, Atatürk düşmanlarının son 65 yıldır en çok istismar ettiği konulardan biri İmam hatip okullarıdır. Özellikle 1950 sonrası sağ iktidarlar, halkın dini duygularını istismar etmek için şuursuzca imam hatip mektepleri açmıştır. Normalde aydın din adamlarının yetişmesini amaçlayan imam hatipler, sağcı-dinci iktidarların siyasi rant malzemesine dönüşmüş ve zaman içinde yozlaşmıştır.
Bugün ülkemizde halkın çoğunluğu imam hatipleri, sağcı sözde muhafazakâr iktidarların açtığını düşünmektedir. Tek parti dönemi din düşmanlığı dönemiydi, CHP dinsiz partiydi gibi tarih yalanları yıllardır tekrarlanarak toplumun bir kesiminde karşılığını bulmuştur. Bu iğrenç algı politikasından en çok dinine bağlı muhafazakâr vatandaşlarımız etkilenmiştir. Karşı devrimcilerin yalanlarına inanan mütedeyyin insanlar CHP yi imam hatip düşmanı, İslam karşıtı sanmaktadır. Bu iddia tamamen yalandır. İmam hatip okullarını açan, din alanında birçok devrim gerçekleştiren Atatürk tür.
İmam hatip okullarının tarihçesine bakmak için Osmanlı dönemine bakmamız gerekiyor. Bilindiği gibi Osmanlı’nın dini eğitim veren kurumları medreselerdi. 15. yüzyılda müspet ilimleri öğreten medreseler, yüzyıllar içinde tamamen yobazlığın merkezi olmuş, fen ve sosyal bilim dersleri çıkarılmıştır. 20. yüzyılın başında ise medreseler yozlaşmış İslami öğreten kurumlardır.
İşte böyle bir ortamda Cumhuriyet döneminde açılacak olan İmam hatiplerin prototipi sayılabilecek Medresetü’l-Vâizîn mektepleri açılmıştır.  6 Şubat 1912 tarihinde yayınlanan Tevcihi Cihat Nizamnamesiyle kurulan Medresetü’l-Vâizîn mekteplerinin kuruluş amacı bilgili din adamı açığını kapatmaktır. Bu mektepler, din dersleri dışında felsefe, tarih, coğrafya, sosyoloji gibi bilim dallarında da eğitim veren okullardır. Medresetü’l-Vâizîn mektepleri günümüzdeki İmam hatiplere benzese de farklıdır. Çünkü Medresetü’l-Vâizîn mektepleri, ordudaki din adamı eksikliğini gidermek için açılmıştır
1
Medresetü’l-Vâizîn öğrencileri beden eğitimi dersinde 
Medresetü’l-Vâizîn mekteplerinin açılmasından 1 yıl sonra “Medresetü-l Eimme ve’l Hutaba” okulları açılmıştır. Bu okulların da amacı nitelikli din adamı yetiştirmektir. Daha sonra bu okullar birleştirilerek “Medresetü-l İad” ismiyle eğitime devam etmiştir.
Osmanlı döneminde açılan bu din eğitimi veren kurumlarla istenilen başarı elde edilememiştir. Başarısızlığın nedenlerinden biri 1914 yılında 1. Dünya savaşının başlamasıdır. Diğer bir neden ise bu okullardan mezunlara hiçbir devlet güvencesi verilmediği için ilginin az olmasıdır.
Osmanlı’nın çözemediği nitelikli din adamı sorununu çözmek Cumhuriyet’in kurucularına kalmıştır. Cumhuriyet’in ilan edildiği yıl dini eğitim veren medreseler Medâris-i İlmiye ve Dârü’l-Hilâfe Medreseleri olarak iki sınıftır. Eğitimde bir birlik yoktur. Bu ikiliği ortadan kaldırmak için 3 Mart 1924 tarihinde 430 sayılı Tevhid-i tedrisat yani eğitim birliği yasası kabul edilmiştir. Bu yasayla tüm eğitim kurumları Maarif vekâletine bağlanmıştır.
1
 
Medâris-i İlmiye müderrislerinin, vâiz olarak da görevlendirilebilecekleri, müderrislikten aldıkları emeklilik maaşını alabileceklerine dair belge
1
Medresetü’l-Mütehassısîn binasının takdir edilen bir bedel karşılığı Halk Fırkasına (CHP’ye) verildiğine dair İcra Vekilleri Heyeti (Bakanlar Kurulu) kararı.
Tevhid-i tedrisat kanunun kabulünden kısa bir süre sonra 16 Mart 1924 tarihinde Maarif vekili Vasıf Çınar bir bildiri yayınlayarak medreselerin kapatıldığını bildirmiştir. Kapatılan medreseler Medâris-i İlmiye medreseleridir. İstanbul’daki Dârü’l-Hilâfe ve Anadolu’daki ‘’Taşra mektepleri’’ ise Tevhid-i  tedrisat kanununun 4. Maddesi gereğince İmam hatip okullarına dönüştürülmüştür. İmam hatip okullarının ilk öğrencileri de medreselerin öğrencileri olmuştur.
1
Medreselerin kapatıldığına ve talebesi ile hocaları hakkındaki uygulamanın nasıl olacağına dair 11 Mart 1340/1924 tarihli tamim
1923-1924 yılında 29 okulda 2258 öğrenci  öğerenim görüyorken 1929- 1930 yılına gelindiğinde sadece 2 okulda 100 öğrenci eğitim görmektedir. Bu nedenle 1930 yılında öğrenci azlığı gerekçe gösterilerek İmam hatip okulları kapatılmıştır.
“Mekteplerin, öğrenci ilgisi azaldığı için kapatıldığı iddiası bir ölçüde doğruysa da mektebin lise kısmının açılmayışı, yalnız dört yıllık bir orta mektep seviyesinde kalmış olması, mezunlarının istihdam alanlarının olamayışı gibi sebepleri birlikte düşünmek gerekiyor. Mekteplere öğrencinin ilgisiz kalışını, bir taraftan 1928’de yapılan Harf İnkılâbı’nın etkisine, diğer taraftan laiklik anlayışı ve uygulamasına bağlamak daha doğru olacaktır.” (Ethem Ruhi Fığlalı – İslâm, Laiklik ve Türk Laikliğindeki Uygulamalar Berikan Yayınevi, 2010 s.126)
1
1930 yılına ait bir İmam hatip diploması. (Okutulan derslere dikkat)
1
İmam hatip öğrenci künye defterlerinden bir örnek
1
İmam hatip öğrenci künye defterlerinden bir örnek – 2
İmam hatip okullarının kapatılmasından sonra İmam ve Hatip eğitimi 1948 yılına kadar Diyanet işleri bünyesindeki Kuran kurslarında verilmiştir.
1946 yılında çok partili demokrasiye geçtikten sonra CHP içinde bazı isimler Demokrat Parti’ye dini kaptırmamak için İslami politikaların uygulanmasını teklif etmişlerdir. 24 Aralık 1946 tarihindeki meclis oturumunda Bursa vekili Muhittin Baha Pars ile İstanbul Milletvekili Hamdullah Suphi Tanrıöver “komünizm tehlikesine karşı ” okullara din eğitimi konulmasını istediler ancak Başbakan Recep Peker bu teklife şu cevabı vermiştir:
 “Komünizm denen bir içtimai zehirden bünyeyi korumak için onun yanında yavaş yavaş genişleyecek bir şeriat hayatının ikamesi ihtimalini bir tedbir diye düşünmek başka bir zehirle tedavi edileceğini zannetmekten ibarettir” (Halis Ayhan – Türkiye’de Din Eğitimi, 1920-1998 Marmara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Vakfı Yayınları, 1999 s.113)
Recep Peker’in itirazına rağmen 1947 yılında Anadolu Ajansı, “Din Bilgisi Dershaneleri”nin açılmasını öngören CHP divanı bildirisi yayınlamıştır. Bildiride şu istekler yer almaktadır:
“Din Bilgileri Dershaneleri’ne öğretmen yetiştirmek, imam hatiplik hizmetleri için eleman hazırlamak amacıyla yurttaşlar din eğitimi seminerleri dahi açabilirler. Seminerler ortaokul öğretimine dayanır ve ortaokul mezunlarına beş, lise mezunlarına iki yıllık öğretim verilir. Bu dershanelerde Milli Eğitim Bakanlığı’nca onaylanandan başka kitaplar okutulmaz” (Ahmet Ünsür – Kuruluşundan Günümüze İmam Hatip Liseleri Ensar Neşriyat, 2005 s.148)
Bildiride yer alan istekler 17 Kasım 1947 tarihindeki CHP nin 7. Olağan kurultayına da taşınmıştır. Kurultayda din ile ilgili maddeler şunlardır:

  • Türk ve din büyüklerinin türbeleri ziyarete açılmalı.
  • Haftada birer saatlik seçmeli din dersleri, velilerin yazılı müracaatıyla öğrencilere verilmek şartıyla ilk ve ortaokul müfredatına dâhil edilmeli.
  • CHP’nin din eğitimine önem verdiğini belirten bir madde parti programına konulmalı.
  • Parti programında CHP’nin ilkokullarda seçmeli din derslerini başlatacağı ilan etmeli.
  • Milli Eğitim Bakanlığı programında da seçmeli din derslerinin ilkokulların müfredatına koyacağını açıkça belirtmeli.
  • Din eğitimi veren yüksekokullar açılmalı.
  • İmam Hatip okulları yeniden açılmalı (Binnaz Toprak – İslam and Political Development in Turkey 1981 s.79)
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR  Hilafetin Kaldırılmasını İngilizler İstedi Yalanı

1947 kurultayında alınan bu kararlar 10 ay sonra hayata geçirilmiş ve 1948 yılında İmam hatip okulları tekrar açılmıştır. , 15 Ocak 1949 tarihinde ise önce İstanbul ve Ankara, daha sonra da Afyon, İzmir, Isparta, Kayseri, Kastamonu, Adana, Trabzon ve Urfa’da 10 ay süreli İmam Hatip Kursları açılmıştır.
CHP nin 1946 yılından sonra İmam hatip okullarını açmasındaki en önemli neden Demokrat Parti’nin din eksenli siyaseti ve Komünizm tehlikesine karşı olmaktır. Ancak CHP nin bu çabası ‘’din düşmanı ilan edilmesine engel olamamıştır. 1950 yılından sonra şuursuzca açılan imam hatip okulları dinci iktidarların arka bahçesi olmuştur ve İmam hatip okullarını açan CHP din düşmanı ilan edilmiştir. Şimdi şu soruyu vicdanımıza sormamız gerekiyor. Cumhuriyet’in ilanından 1 yıl sonra yokluk içinde İmam hatip okullarını açan, Kur’anın tercümesi için ödenek ayıran Atatürk mü din düşmanı? Yoksa 1950 sonrası İmam hatipleri siyasi menfaatleri için kullanıp dini eğitimi siyasete alet ederek yozlaştıranlar mı?
TIBBIYELİ HİKMET

Bir Cevap Yazın

Pin It on Pinterest