Tarih

Türk Edebiyatında Hiciv Sanatı

BU YAZIYA PUAN VER


Şiir, sadece aşktan, özlemden, sevgiden bahsedilen bir yazım türü değildir. Siyasi ve sosyal konularda şiirlerde yer alabilir. Devlet yöneticileri şiirlerde eleştirilebilir. Divan edebiyatında bu tarz şiirlere hiciv, halk edebiyatında ise taşlama denir.
Hiciv ve taşlamanın amacı bir siyasi ya da sosyal sorunu yermek ve halka nasihat etmektir. Bu yüzden hicvin dili çoğu zaman serttir. Hatta bazen bu sertlik ağza alınmayacak küfürlere kadar varabilir. Gerek divan gerekse halk edebiyatımızda bugün bile kolay kolay yazılamayacak sertlikte şiirler vardır. İşte size Türk edebiyat tarihinden bazı örnekler:
Hiciv denildiğinde akla gelen ilk şairlerimizden biri şair Eşref’tir. 19. Yüzyıl’ın şairlerinden olan Eşref, şiirlerinde dönemin siyasi ve sosyal sorunlarını sert bir dille eleştirmiştir. Örneğin 2. Meşrutiyet dönemindeki siyasi tutumu şu dizelerle eleştirmiştir
‘’Vakt-i istibdatta söz söylemek memnu idi
Ağlatırdı ağzını açsan hükümet ananı
Devr-i hürriyetteyiz şimdi değişti kaide
Söyletirler evvela, sonra s…..ler ananı’’ (1)
Yukarıdaki dörtlük hicivin en sert örneklerinden biridir. Şair Eşref’in hicivlerinin çoğunda buna benzer hakaret ve küfürler mevcuttur. Başka bir şiirinde devletteki yolsuzlukları şu dizelerle eleştirmiştir:
‘’Bir soğan soyulurken yaşarıyor da gözler,
Vatandaş soyulurken aldırmıyor öküzler!’’(2)
Hiciv sanatının diğer bir ustası ise Neyzen Tevfik’tir. Hem Osmanlı hem de Cumhuriyet döneminde yaşamış olan Neyzen Tevfik, her dönemin muhalif isimlerinden biri olmuştur. Örneğin Cumhuriyet döneminde yazdığı bir şiirde mebuslar hakkında şu yorumu yapmıştır:
‘’Kime sordumsa seni doğru cevap vermediler;
Kimi alçak, kimi hırsız, kimi deyyus dediler.
Künyeni almak için partiye ettim telefon,
Bizdeki kayda göre, şimdi o meb’us dediler!’’ (3)

Mebuslara ‘’alçak’’, ‘’hırsız’’, ‘’ deyyus’’ gibi ağır hakaretler eden Neyzen Tevfik’in şiirlerinde çok daha ağır hakaret ve küfürler vardır.  Mesela İstanbul valisi Lütfi Kırdar’a bir şiirinde hakaret ettiği gerekçesiyle 60 lira olan maaşı kesilmiştir. Maaşının kesildiğini öğrenen Neyzen Tevfik, İstanbul valisi Lütfi Kırdar ile görüşmek için valiliğe gitmiş ama valiyle konuşmasına izin verilmemiştir. Bunun üzerine Neyzen Tevfik Lütfi Kırdar hakkında şu dizeleri yazmıştır:
“Allah senin hamurunu necasetle yoğurmuş
Annen seni sıçarken yanlışlıkla doğurmuş!” (4)
Hiciv edebiyatında sert şiirler yazan şairlerimizden biri de Mehmet Akif Ersoy’dur. Ayrıca İstiklal marşımızın da şairi olan Mehmet Akif, İslamcı, dindar bir şairdir ama günümüz İslamcılarının aksine sultan Abdülhamid’in en koyu muhaliflerinden biridir. Abdülhamid hakkında yazdığı şiirlerinde sultana ağır hakaretler etmiştir. Bir şiirinde Abdülhamid için şöyle yazmıştır:
‘’Hamiyyet gamz eden bir pâk alın her kimde gördünse,
“Bu bir câni!” dedin sürdün, ya mahkum eylendin hapse.
Müvekkel eyleyip câsûsu her vicdana, her hisse,
Düşürdün milletin en kahraman evlâdını ye’se…
Ne mel’unsun ki rahmetler okuttun rûh-i İblis’e’’ (5)
Bir padişaha mel’un demek… Mel’un kelimesinin anlamı Allahın lanetlediği kişi demektir. Kendisini Allahın yeryüzündeki gölgesi gören padişaha mel’un demek en ağır hakarettir.
Akif’in Abdülhamid’e hakaretleri mel’unla sınırlı değildir. Başka bir şiirinde de şu dizeleri yazmıştır:
 “Âh efendim, o ne hayvan, o nasıl merkepti!
En hayır-hâhı idik, bizleri hattâ tepti.’’(6)
Dindar, İslamcı bir şairin bir Osmanlı padişahına bu kadar ağır hakaretler etmesi günümüzle kıyaslandığında çok ezber bozucudur. Ancak 100 yıl önce bir İslamcı şair padişaha böyle ağır hakaretler edebilmiştir.  Mehmet Akif’in Abdülhamid’e söylediği diğer hakaretlerden bazıları şunlardır: Kızıl kafir, Yıldızdaki baykuş, korkak, sarımsak beyinli, namus düşmanı,
Türk milliyetçiliğinin önderlerinden Namık Kemal de şiirlerinde hiciv yapmıştır. Osmanlı’nın üst üste toprak kayıpları yaşamasından dolayı yüreği yanan büyük şair, şu dörtlüğü yazmıştır:
‘’Edepsizlikte tekleriz
Kimi görsek etekleriz
Hak’tan ümit bekleriz
Ne utanmaz köpekleriz’’(7)

Hiciv edebiyatını anlatırken hicvin en büyük üstadı ve babasından bahsetmemek olmaz. 17. Yüzyılın en önemli şairlerinden olan ve dilinin sertliğinden dolayı sultan 4. Murad’ın boğdurttuğu Nef’i …
Nef’i divan edebiyatında hicvin en önemli eserlerini veren bir şairdir. Hiciv konusunda o kadar ustadır ki sonunda hiciv ustalığı yüzünden öldürülür.
Nef’i nin hicivleri hem serttir hem de büyük bir zeka ürünüdür. Mesela kendisine köpek diyen Tahir efendiye verdiği cevap tam bir söz ustalığıdır.
Tahir Efendi bana kelp demiş
İltifadı bu sözde zahirdir
Maliki mezhebim benim zira
İtikadımca kelp tahirdir.(8)
Günümüz Türkçesiyle yazarsak Nef’i Tahir efendiye şu cevabı vermiştir:
Tahir efendi bana köpek demiş,
Belli ki bana iltifat ediyor,
Çünkü ben Maliki mezhebindenim
İnancıma göre köpek temizdir
Bu dörtlükteki söz sanatı Tahir kelimesinde saklıdır. Tahir kelimesinin anlamı temiz demektir. Nef’i kelp Tahirdir derken hem köpek temizdir demiştir hem de Tahir efendiye hakaretini iade etmiştir.
Nef’i’nin hicivlerinin toplandığı eserin ismi Siham-ı kazadır. Anlamı ‘’Kaza okları’’ demektir. Siham-ı Kazada Nef’inin dönemin siyasi, sosyal sorunları ve devlet yöneticileriyle alakalı hicivleri bulunmaktadır.  Nef’inin hicivleri bugün bile birçok şairin söyleyemeyeceği sertliktedir. Özellikle dönemin Sadrazamı Gürcü Mehmet Paşa’ya yazdığı hicvi okuduğunuzda Nef’inin yaşadığı döneme göre çok sert bir hiciv şairi olduğu görülecektir. Nef’inin Gürcü Mehmet Paşa hakkında yazdığı hicvin bir bölümü şöyledir:
“Zihi husran-ı din ü devlet ü neng-i müsülmani
K’ola bir div-i hünsa malik-i mülk-i Süleymani
Gürcü hınzıri a samsun-ı mu’azzam a köpek
Kanda sen kanda nigehbani-i âlem a köpek”(9)

Günümüz Türkçesiyle Nef’i Gürcü Mehmet Paşa’ya şu dizeleri yazmıştır:
“Erkek mi kadın mı olduğu belirsiz bir şeytan Süleyman’ın mührüne sahip olsun. Din ve Müslümanlık açısından bu ne büyük acıdır. Gürcü domuzu, a koca zağar köpek… Sen kimsin, ülkeyi yönetmek kimdir”
Sadrazama ‘’köpek’’ diyecek kadar sert dili olan Nef’inin hicivlerinden babası da nasibini almıştır. Kırım hanına nedim olan babası hakkında şu dizeleri yazmıştır:
“Saadet ile nedim olalı peder Han’a
Ne mercimek görür oldu gözüm ne tarhana
Peder değil bu bela-yı siyahdur başa
Sözüm yirinde nola güç gelür ise Han’a
Benim züğürtlük ile ellerüm taş altında
Muzahrafatın o dürr ü güher satar Han’a”(10)

Günümüz Türkçesiyle Nef’i babası hakkında şu dizeleri yazmıştır:
“Babam saadetle Kırım Hanı’na nedim olalı gözüm ne mercimek ne tarhana görür oldu. Baba değil bu başımın kara belasıdır. Sözüm Han’ı gücendirse bile yerinde sözdür. Ben yoksulluğun sıkıntısını çekerken, babam saçma sapan şiirlerini inciymiş, mücevhermiş gibi Han’a satmaktadır” 
Osmanlı döneminde çok sayıda örneği olan hiciv edebiyatının Cumhuriyet döneminde de örnekleri vardır. Örneğin hepimizin çok iyi bildiği Aşık Veysel bir şiirinde toplum cahilliğini şu dizelerle hicvetmiştir:
‘’Olmayasın karaktersiz
Çok konuşan yerli yersiz
Adın doğru kendin hırsız
Karanlıkta dolaşırsın…’’ (11)

Hiciv ya da taşlama dediğimiz şiir türü yüzyıllardır geleneğimizde olan bir yazı türüdür. Sadrazam’a ‘’köpek’’ diyen Nef’i, Sultan Abdülhamid’e kızıl kafir diyen Mehmet Akif, devleti soyanlara öküz diyen şair Eşref, mebuslara deyyus diyen Neyzen Tevfik ve daha nice şair…
Kimisi Nef’i gibi şiirleri yüzünden hayatını kaybetmiştir.Kimisi Neyzen Tevfik gibi cezalandırılmıştır. Ancak gerçek olan şudur ki Türk milleti tarih boyunca kendisini yönetenleri her zaman eleştirmiştir
TIBBIYELİ HİKMET
KAYNAKLAR
1-Ömer Özcan – Türk Edebiyatında Hiciv ve Mizah: Yergi ve Gülmece İnkılap Yayınları 2002 s.271
2-Türk Dünyası Tarih Dergisi sayı:169-174 Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı, 2001 s.36
3-Hilmi Yücebaş – Hiciv Edebiyatı Antolojisi Aka Yayınları 1961 s.225
4-Yüksel Baştunç – Ney’i Mey’i Sohbeti ile Neyzen Tevfik, Uçtaki Adam Yılmaz Yayınları 1991 s.52
5-Mehmet Akif Ersoy – Safahat Kültür Bakanlığı, 1990 s.67
6-Mehmet Akif a.g.e. s.352
7-Hilmi Yücebaş – Bütün Cepheleriyle Namık Kemal: Hayatı, Hatıraları, Şiirleri 1959 s.126
8-Resimli Tarih Mecmuası Cilt:2 İskit Yayınevi, 1951 s.1185
9-Türk Dünyası Edebiyat Tarihi Cilt:5 Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı, 2004 s.386
10- Özcan a.g.e. s.138
11-Ali Berat Alptekin – Aşık Veysel Atatürk Kültür Merkezi, 2009 s.80

Bir Cevap Yazın

Pin It on Pinterest